Geri
AKPINAR “UMUDUM ŞU Kİ; KKTC’DE REFAH DÜZEYİ YÜKSEK, YAŞAMSAL- KALİTE DÜZENİNDE BİR GELECEĞE ADIM ATIYOR OLMAK”
11.1.2022
Demokrat Parti (DP) Girne 1 numaralı Milletvekili Adayı Serhat Akpınar, Didem Gürses’in sunduğu programa konuk olarak bazı önemli açıklamalarda bulundu.
Akpınar açıklamalarında, “37 yıllık bir akademik ve iş-yaşam hayatında edindiğim tecrübe ve geçmişten bugüne kadar birlikte yapmış olduğumuz kader yolculuğumuza vermiş olduğumuz kararlarla, ülkemin daha farklı ve daha ileri bir değişim sürecine girmesi gerektiğine inanıyorum. Öncelikli olarak, çocuklarımıza ve gençlerimize baktığım zaman yarınlar için çok ciddi endişelerim olduğunu söylemek istiyorum. Dolayısıyla artık bu sürecin biraz daha farklı bir değişime uğraması gerektiğini ve bizlerin de katkısının olması gerektiğini düşünüyorum. Böylesi bir dönemde, almış olduğum bazı çağrı-davetler sonucunda da siyasi yaşamda yerimi almak üzere bu yolculuğa adım attım. Ümit ederim ki, halkımızla çıktığım bu yolculukta olası her türlü değişimle ilgili görüşlerde bir inanç birlikteliği ortaya koyar ve yeni dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni çok daha ileri ve refah düzeyi yüksek yaşamsal- kalite düzeni kuşaklayacak bir geleceğe adım atarız” dedi.
“Yüksek Öğretim Alanının Desteklemesi Yönünde De Birtakım Adımlar Atılmadı”
Yüksek öğretim alanı ile ilgili açıklamalarda bulunan Akpınar, “Pandemi döneminin ortaya çıkmasıyla birlikte Yüksek Öğretim başta olmak üzere çok ciddi bir sorunsal sürecin içine girmiş bulunduk. Ancak bu sürecin doğru aşınabilmesi için başta Üniversite Birliği olmak üzere çok ciddi birtakım tavsiyelerde ve alınması gereken kararlar yönünde hükümetimizle çalışmak suretiyle tavsiyelerde bulunduk. Ancak alınması gereken kararlar o dönemde doğru zaman aşımı içerisinde yapılmadı. Yüksek Öğretim alanının desteklemesi yönünde de birtakım adımlar atılmadı. Ben aslında bugün içinde bulunduğumuz durumun tamimiyle üniversitelerimizin kendi başarası olduğunu görüyorum. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki; üniversitelerimizin pandemi döneminde almış olduğu tedbirlerle birlikte şu anda bu süreci çok rahat bir şekilde atlatabiliyoruz. Özellikle yurtdışından gelen öğrencilerimizin ailelerinin birtakım endişeleri var. Online eğitime geçmek için ciddi birtakım baskılar da var. Ancak bundan sonra gerek yüz yüze eğitim gerekse de içinde bulunduğumuz her türlü sektörel alanda bir kapanmanın olmayacağı süreci yaşıyor olacağız. Artık almış olduğumuz tedbirlerle kendimizi ve karşımızdakini koruyarak yüz yüze eğitim sürecinden vazgeçmeden devam etmemiz gerektiğini çok rahatlıkla söyleyebilirim. Eğitim politikamızı paydaşlarımızla yani öğretmenlerimizle ve sendikalarımızla ortak bir zeminde yapılandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Yüksek Öğretimde ise geçmişten bugüne baktığımız zaman çok ciddi bir şekilde engellendiğimizi görüyorum. Yeni dünya düzeninde ve Yüksek Öğretim alanında olan değişime Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ayak uydurmamız gerekiyor. Yüksek Öğretim alanındaki üniversitelerimiz zaten bu değişime hazır. Şu anda var olan üniversitelerimiz böylesi bir enerji, güç, bilgi ve donanıma sahip. Bunu gerçekleştirmek ise gelecek olan hükümetimize bağlı” şeklinde konuştu.
Mersin üniversitesinin bütçesinin KKTC’nin bütçesinin yarısı kadar olduğunu vurgulayan Akpınar, “Bizim kat be kat bütçeye ihtiyacımız var bunun için de refah olgusuna, doğru ekonomik denge ve gelirlere ihtiyacımız var. Bunu sağlayabilecek her türlü düşünce de bizde var. Deniz ticaretinde bu kadar engellerin ortaya konmasından, ihracat yapmamızı engelleyen sanki bir takım hayali koşullar varmış gibi davranmamızdan bizim bir an önce vazgeçmemiz gerekiyor. Portakalı satamıyorsak, portakalın kabuğunu esansa çevirip esansı satmamız lazım. Yapılabilecek her türlü düşüncedeki hareketin gerisinde, oluşmayan bir düşüncede geçmişten gelen alışkanlıklarla biz hala portakalı satmaya çalışıyoruz” dedi.
“Bazı Önemli Adımlar Atılmazsa KKTC’nin Bir Geleceği Olamayacağını Söyleyebilirim”
Yapılan seçim anketleri ile ilgili Akpınar, “Anketlerin ortaya koymuş olduğu sonuçlar çeşitliliği ve ortaya koyan tarafları olmak üzere kendini gösterebiliyor. Ancak zeminde baktığımız zaman yanı sahadaki süreçlere baktığımız zaman ben ilk defa sizin huzurunuzda şunu söyleyebilirim ki çocuklarımız ve gençlerimiz için endişe duyuyorum demiştim. Sahaya indikten sonra gerçekten endişe duyduğumu sizin huzurunuzda bunu söyleyebiliyorum. Geçmişten oluşturulan öylesi inanılmaz kirli bir kurgu var ki siyasi hareketlilik içerisinde bunu değiştirmek için, bunu düzeltmek için eğer doğru adımlar atılmazsa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir geleceği olmayacağını da size çok rahatlıkla söyleyebiliyorum” dedi.
Koalisyon konusu ile ilgili de açıklamada bulunan Akpınar, “Koalisyon oluşturulan bir yapıda bile benim şu an sizin karşınızda bir birey olarak, bir aday olarak söyleyemediklerimi, halkım ile ilgili seslendiremediğim düşüncelerin seslendirebileceğim tek yerin meclis olduğunu düşünüyorum. Böylesine bir şans verilmesi halinde ise rahatlıkla bu değişim süreci için o sesin o mecliste yükselebileceğini söyleyebiliyorum” dedi.
“Ekonominin Gelişmesine Yönelik Her Türlü Açılıma Da An İtibari Başlanmalıdır.”
Asgari ücretin güncel durumu ile ilgili konuşan Akpınar, “İş verenin de büyük sıkıntısı var çünkü ekonomik bir refahımız yok. Çalışanın da bu refah koşullarını sağlayabilmesi için de bir gelire ihtiyacı var. Bu dengenin oluşumu için öncelikli olarak çok hızlı bir şekilde devletin belirli yaptırımlar ortaya koyması, özel sektörün bu alanda desteklenmesi, primler düzeyinde bunların net bir şekilde ortaya konması kaçınılmazdır. Ekonominin gelişmesine yönelik her türlü açılıma da an itibari başlanmalıdır. Şu an gelecek olan yeni hükümetin, seçildik diyerek değil tam anlamı ile tüm bu kararları olabilecek en güzel şekli ile çalışması gerekmektedir.”
Karma oy hakkında düşüncelerini aktaran Akpınar “İnsanların doğru yönde adım atabilmesini doğru akışta tutmayacak diye düşünüyorum. Biraz farklı bir seçim yapısı var. Partilerin tabi ki bütün beklentileri mühürleri ile öne çıkmak ancak, öyle bir yapıdayız ki; çok ciddi bir kesim karma oy kullanacak, sahada bu kesimin ortalama %30’un üzerinde olduğunu görüyorum. Bu karma oy; partilerin oy kaybını, halkın iradesi ile farklı bir sonucun çıkmasını ciddi bir şekilde etkileyecek. Hiç beklemediğimiz sonuçların ortaya çıkabileceği bir seçim sürecini yaşıyor olacağız” açıklamasında bulundu.
“DP’nin Kendi İçinde Yepyeni Adayları İle Çok Farklı Bir Değişim Sürecini Başlatabileceğini Görüyorum”
Gençlerin gelecek kaygısından sonra siyasetçilere olan güvenden ve yasalardan bahseden Akpınar “Halkımız siyasetçiye küskün, siyasetçi ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Ancak, yeni dönem olarak baktığım zaman DP’nin kendi içinde yepyeni adayları ile çok farklı bir değişim sürecini başlatabileceğini görüyorum. Genel konuşacak olursam; evet belirli adaylar var ki, o meclis olması ve bu değişim sürecine kesinlikle katkı koyması gerekiyor. Bir şekilde bizim o geçmişten gelen alışkanlıklara son vermemiz gerekiyor. Karma oyların da bu süreçte doğru bir sonuç ortaya çıkaracağından emin olduğumu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“Halkımızı Artık Kandırmaktan, Olmayacak Vaatler Bulunmaktan, Umut Tacirliği Yapmaktan Vazgeçilmesi Lazım”
Seçim döneminde verilen vaatler ile ilgili açıklamalarda bulunan Akpınar, “Ben halkımıza şunu söylemek istiyorum; İradenin halkımızda olduğunu, geçmişte yapılan hatayı yine yapmak üzereyseler eğer bugünü yaşamaya devam edeceklerini aynen söylüyorum. Dün o değişimi yapmıyor ve halen aynı yapıyla yaşamayı sürdürme kararı verecekse bu koşulların değişmeyeceğini söylemem gerekiyor. Mümkün olmayanı söylemekten, bir sonuç çıkmayacağını ifade etmekten sadece bir oy almak için vazgeçmek gerekiyor. Halkımızı artık kandırmaktan, olmayacak vaatler bulunmaktan, umut tacirliği yapmaktan vazgeçilmesi lazım. Halkımızın artık bir değişim sürecini başlatması lazım ve bunun için de sandığı muhakkak gidilip oyların kullanılması lazım.”
Akpınar son olarak şu ifadelere yer verdi;
“BM’in Uluslararası İlkeler Sözleşmesi ve böylesi önemli bir programın varlığını dahi meclise getirmeyen hükümetler dizini varsa geçmişten bugüne kadar, bizim ne kadar uyutulduğumuzun da anlaşılmasını istiyorum. 2030’de eğer biz bu değişim sürecinin tüm bu ilkeleri yerine getirmeyecek yaşamsal süreçte boykot diyerek devam edeceksek ortaya hiçbir sonuç çıkmayacak.”